Altılı Kurgulama Yöntemleri ve Altılı Tutturmanın Püf Noktaları
1) ATLARIN FORMU
* Müşterek bahise katılırken en çok dikkat edilmesi gerekilen konu, formda isimlere öncelik vermektir.
Zira bir at ne kadar kaliteli olursa olsun, eğer formda değilse; kendisine göre daha az handikap puanına sahip olan isimlere mağlup olabilir.
Yarışseverler genelde duygusal kararlar verdikleri için, kaliteli bir atın alt gruplarda kazanamamasını kabullenemez ve tercihini kaliteli attan yaparak yanılırlar.
Oysa bir BMW aracının lastikleri patlaksa, onu Şahin marka araba bile geride bırakacağı için at yarışlarında da aynı mantıkla koşuları değerlendirmek gerekir…
– Bir atın formda olup olmadığını bilmek ise at yarışlarını çözmenin nerdeyse yarısıdır.
Zira bir atın totosu ne kadar kötü olursa olsun, aslında formda olabilir…
Çünkü yanlış şehirde, yanlış pistte, yanlış mesafede, yanlış jokeyle, yanlış taktikle, yanlış grupta, yanlış takıyla yarışıyor olabilir…
Yarış içerisinde talihsizlikler de yaşamış olabilir veya kulvar numarası kendisini olumsuz etkilemiş olabilir…
Bu olumsuzluklardan herhangi birinin eksilmesi durumunda atın potansiyelini yansıtabilmesi için fırsat doğacağından, kazanması an meselesi olacaktır…
Fakat işin can alıcı noktası; bu gizli forma sahip olup olmadığını tespit etmektir. O da aralıksız takip ve çok geniş kapsamlı çalışmayı gerektirir…
2) ATLARIN GALOPLARI
* Bir halterci idmanlarında 100 kg kaldırıyorsa, yarışlarında ondan 150 kg kaldırmasını beklemek saçmalık olur…
Dolayısıyla her spor dalında olduğu gibi, at yarışlarında da safkanların galoplarıyla, yarışları arasında çok büyük farklılık olmaz.
Ancak o küçük farklılıklar ve de ince detaylar; herkes tarafından tespit edilemediği için galoplardan tam manasıyla verim alınamaz…
– Örneğin; her yarışta galop derecesi aynı düzeyde bakılmaz…
İlk kez yarışan safkanların veya git gide kendilerini bulan tayların galop dereceleriyle, rüştünü ispatlamış olan isimlerin galop derecelerine aynı pencereden bakılmaz.
Çünkü ilk grubun rakipleriyle kıyaslanması ve de formunda ilerleme olup olmadığı, galop derecelerinden çözülebilir.
Fakat ikinci grup için aynı durum söz konusu değildir, onların galop dereceleri; sadece formlarını koruyup koruyamadıklarıyla alakalı bir durumdur…
Ayrıca uzun aradan sonra yarışacak olan isimlerin de özellikle galop derecelerine bakmak gerekir. Zira bu tür durumlarda atın form durumunu son koşularına göre değerlendirmek olmaz…
– Galoplar kumda yapıldığı için kum pistte yarışan safkanlar hakkında önemli bir veri konumundayken; çim pistte yarışan isimler hakkında şaşırtıcı bir veridir.
Zira kumda kötü dereceli galop yapan bir safkan, tam bir çim pist atı olabilir, böylelikle katıldığı çim pist koşusunda kazanabilir.
Aynı şekilde kumda iyi dereceli galop yapan bir safkan, tam bir kum pist atı olabilir, böylelikle katıldığı çim pist koşusunda başarısız olabilir.
– Galopların bir diğer şaşırtıcı durumu, kendine has özelliğe olan isimlerin varlığıdır…
Zira bazı atlar galoplarında çok iyi dereceler gerçekleştirirken, yarışlarında başarısız olabilirler…
Tam tersi de, bazı atların galoplarında çok kötü dereceler gerçekleştirirken, yarışlarında başarılı olmalarıdır…
Bunu taylarda tespit etmek zor olsa da, karakteri oturmuş olan isimlerde tespit edip, ona göre karar verilmelidir…
– Galopların en son şaşırtıcı durumu da, ilk kez yarışacak olan isimlerin yaptıkları galop derecelerinin güvenilir olmamasıdır.
Dolayısıyla özellikle Şartlı-1 koşularda hiçbir şekilde galoplara aldanarak karar verilmemelidir, zira tamamının doğru olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
3) YARIŞIN GİDİŞ HATTI
* Tahmincilik hayatıma başlamadan önce ” yarışın gidişatı ” olarak bilinen bu faktör, sadece yanlış yazılmıyordu, anlam ve öneminden de yoksun bırakılıyordu.
Tâ ki yarışın gidiş hattının önemini açıklayıp, ispat edene kadar sürdü…
– Bir atın formu ne kadar iyi olursa olsun, bir atın idman durumu ne kadar iyi olursa olsun; eğer yarışın gidiş hattı safkana uymuyorsa, o safkan kazanamaz.
Bu da kendisiyle birlikte, gruptaki tüm isimlerin yarış karakterleri ve de taktikleriyle alakalı bir durumdur…
– Atların gücünün de bir sınırı vardır, o sınırı aşmaları da mümkün değildir.
Yani bir 100 metreyi en fazla 5 saniyede koşabiliyorsa, o atın 4 saniyede koşması beklenilemez.
Dolayısıyla herhangi bir at, normal temposunun altında koşup; öndeki ata avans verirse, gücünün sınırlarını zorlasa bile o avansı kapatamaz.
– Eğer kalabalık bir grupta tek bir süratli isim varsa, onun da form durumu pek iyi olmasa bile rakiplerinden alacağı avansla kazanabilir…
Veya bir gruptaki tüm atlar yarışı ön sıralarda götürüyorsa, bir at da form durumu pek iyi olmasa bile bekleme yarışı yapıyorsa; öndeki atlar tempolarının üzerlerine çıktıkları için son metrelerde yavaşlayacaktır. Bu da bekleme yarışı yapan ismin kazanmasını sağlayacaktır…
– Burada atların kısa mı, yoksa uzun sprinte mi sahip olduklarını bilmek gerekir…
Hangi jokeylerin önlerde gitmeyi sevdiğini, hangi jokeylerin beklemeyi sevdiğini bilmek gerekir…
Atların son koşularındaki görüntüsüne göre, o gün hangi taktikle koşabileceğini öngörmek gerekir…
Bariyerlerin içeride mi, yoksa dışarıda mı olduğunu bilmek gerekir…(Dışarıdaysa, önlerde giden atlar şanslıdır )
Pistin normal mi, yoksa ağır mı olduğunu bilmek gerekir… (Ağırsa, önlerde giden atlar şanslıdır )
Hangi şehrin, hangi pist ve mesafesinin nerede başladığını bilmek gerekir… (Viraj üzerinde dışarıdan yarışa başlayan artların şansı çok azdır )
Kaçıncı kulvardan başladıklarına dikkat etmek gerekir… (Bazı şehrin başlangıç noktalarında iç kulvardan başlayan atların şansı çok fazladır )
Tayların orijinlerini iyi bilmek gerekir… (İlk kez yarışan isimlerin süratli mi, yoksa sprinter mi olduğunu orijinlerinden anlayabilmek mümkündür )
Galop dereceleri iyi analiz edilmesi gerekir… (İlk kez yarışan isimlerin süratli mi, yoksa sprinter mi olduğunu galoplarından anlayabilmek mümkündür )
Hangi ekürinin fedailik yapacağını, hangi ekürinin fedailik yapmayacağını bilmek gerekir…
Grupta gizli ekürilerin olup olmadığını bilmek gerekir…
… Bunlar gibi daha birçok detayı bir bütün içerisinde değerlendirip, ona göre yarışı hayali bir şekilde koşturarak; yarışın gidiş hattını biraz da olsa çözebilmek mümkündür…
” şu kaçıyordu, bu bekliyordu ” şeklinde gidiş hattı düşüncesi olamaz, zira o düşüncelerin miladi dolmuştur…
4) ATIN BİTİRİŞ DERECELERİ
* Yarışseverler tarafından en çok kullanılan çalışma şekli olmasına rağmen, aslında çok da yanıltan bir konudur.
Zira atlar dereceye göre değil, birbirlerini geçmeye göre yarışırlar…
Eğer derece çok önemli olsaydı; pist ve mesafe rekorunu kıran isimler, kazanmaya devam edebilirlerdi.
Oysa dikkat ederseniz, pist ve mesafe rekoru kıran isimler bile uzun süre birincilik yüzü göremeyebiliyor…
Ayrıca derece kıyaslaması çok ince ayrıntılar gerektirdiği için genelde çalışmayı yapanları hayal kırıklığına uğrayabiliyor…
– Derece kıyaslamaları, yüzde 90 tay yarışlarında yapılmalıdır… Kalan yüzde de tamamen istisnai durumlar için geçerlidir…
Farklı farklı gruplarda yarışan tayların, biraraya geldiklerinde hangilerinin daha şanslı olduğunu tespit edebilmek için geçmişteki yarış derecelerine bakılabilir.
Fakat bu kıyaslamayı yaparken, yarışların aynı gün, aynı pist ve mesafede yapılmış olmasına dikkat etmek gerekir…
Aslında bu şekilde bile tam doğru bilgiye ulaşılamayabilir ama eğer tempolar da rölanti başlamadıysa, az çok kanıya varılabilir…
– Dereceler şehirden şehire farklılık gösterir…
Hava durumu, mevsimler, bariyerlerin dışa alınması, temponun rölanti başlaması; dereceleri değiştirir…
Hatta kum ve çim pistin hangi dozda sulandığı bile dereceleri birbirlerinden farklı kıldığı için kesinliği olmayan bu faktöre çok önem vermemek gerekir.
Eğer önem veriliyorsa da, çok dikkatli olunmalıdır..
5) DİĞER FAKTÖRLER ve KÜÇÜK İPUÇLARI
* Orijin; safkanların potansiyellerini bilmekte yardımcı olur. Hangi pistte, hangi mesafede daha başarılı olabileceklerini de bu bilgiyle tespit edebilmek mümkündür…
* Jokey; at ne kadar iyi olursa olsun, eğer binicisi iyi değilse; yarardan çok zararı olabileceği için önemli bir faktördür. Hangi jokeyin, hangi şehirde daha başarılı olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir…
* Sıklet; safkanların güçlerini dengelemek amacıyla eklenen veya eksiltilen yük, doğrudan doğruya etkili olduğu için atın yaşını, pist ve mesafeyi, rakipleriyle arasındaki güç farkını göz önünde bulundurup; sıklet farklılıklarına ona göre değerlendirmek gerekir…
* Aksesuar; safkanlardaki aksesuar değişikliği, performansı direkt etkileyebildiği için kapalı kutu konumuna getirmektedir. Dolayısıyla her atın aksesuarını yakından takip etmek gerekir…
* At Sahibi ve Antrenörü; her at sahibinin imkanları ve bakış açıları birbirinden farklılık gösterdiği için, büyük ekürilerin atlarını daima farklı bir kefeye koymak gerekir. Keza antrenörler için de durum aynı şekilde geçerlidir…
– Bir jokey kazandığı atı değil de, bir başka atı tercih etmişse; tercih ettiği at sürpriz olursa olsun, mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır…
– Bir yarışta az at varsa, öndeki ata avans verilmez…
– Bir atın sahibi değişmişse, katılacağı ilk yarışında bambaşka bir performans sergileyebilir…
– Sentetik pistte çok iyi koşanlar, kaba kum pistte aynı başarıyı gösteremezler…
– Sıradan bir atın, üst düzey atların yanında yarışacak olması; herhangi bir ata fedailik yapacağı anlamını taşıyabilir…
– Önde boş kalıp kazanan bir at, aynı grupta yine yarıştığında bu kez aynı avansı alamaz…
– İlk kez yarışacak olan tayların hangi ayda doğdukları, olgunlaşma açısından çok önemlidir…
– Bir jokeyin kaç kilo olduğunu bilmek çok önemlidir. Zira hafif kilolu jokeyler, ağır sıklette yarıştıklarında, ağır kilolu jokeyler kadar başarılı olamazlar…
– Bir jokey, tek bir koşu için başka bir şehire gitmişse; birincilik mücadelesine katılma ihtimali yüksektir…
– Büyük bir eküriyle anlaşan jokey, ekürinin atlarına ilk bindiğinde normalden daha iyi performans sergiler…